Ey Sareban ey kervancı, ey kervan! leyla’mı nereye götürüyorsun, leyla, canım ve yüreğim olduğu halde? ey kervancı, leyla’mı niçin götürüyorsun, birbirimize yalnızken verdiğimiz sözlere tanrı şahitken? ve aşkımızın karar kılmadığı hiçbir yer yokken? ey kervancı, leyla’mı nereye götürüyorsun, ey kervancı, leyla’mı niçin götürüyorsun, -inancımın tamamı geçici dünyaya dair aşkın kıvılcımları yaşamın kendisi olmuş- oysa yarin hatırası aşkın bir damlasından bile güzeldir aşık olmanın ateşi yaşamdan daha özgedir tanrım kalplerdeki sevgiyi daima o kalplerde bırak, benim kalbimde bıraktığın gibi ve leyla ile mecnun efsane oldular oysa bizim hikayemiz sonsuzluğa erişti sen şimdi aşkımın tek göstergesisin hüznümün, güzümden okunmayan hali bu hüznün elinden hangi hallerdeyim bilmiyorsun senden sonra var olmadım ben tanrı biliyor kalbimin yapraklarını gör ve git tufan gibi inşa et hüznün dallarını gül idik, gülleri derip git ki ben gül ağacıydım tufanın ayakları dibinde oturan vücudunun bütün dal