SENİ ANLATMADIM BİLMELİSİN

Bahar, saçlarından mı
Gözlerinden mi başlardı konuşmaya
Ufkunda rüzgar eser
Yağmurlar yağardı/cesur yağmurlar
Ve ben tükenirdim

Onurlu duruşuyla sevda
Bir acı gibi mi saplanmalıydı yüreğe
Ey aynalarla barışık
Karanlıklardan ürken sen

Güneş doğar sen doğmazdın
Sabahı görmezdin benim gibi alaca vaktinde
İçine tedbirsiz girdiğimiz gün
Yeni bir yanlışı mı taşırdı peşinde

Bir ağacın sessiz tanık oluşuydu
Kaçıncı kez çiğnenmiş yapraklara
Şarkılarda mı severdin sen
Şehrin zulüm görmüş kaldırımlarını
Her gün bir defa daha ezerken
Bu kuş çok yakınımızdan uçardı

Ses dalgalarıyla yarışan
O kuşları anlat bana
Mevsim kış değil ama kar beyazlığını

Haydi konuş anlat bana
Salt inkarı mı üretir işçilerin
Gölgeler kraliçesi
Gölgeni ne zaman geçeceksin

Haydi konuş
Yüzünden seçemiyorum kelimeleri
Erken büyümüş çocuklara
Öyküler anlat
Başım ağrısa yorulsam ela yaşamaktan
Benim yalanlarla işim yok
Dinç ve vakur olmalı
Ve korkmamalıyım konuşmaktan

Sen çocuk bulutsuz bir gökyüzü
Her gün biraz daha büyüyorsun
Doğal akışı böyle miydi suların
Hayinlik öğreniyorsun

Haydi durma kayboluyorum
Şarkılar şiirler
Sonsuz bir çözülüş vaktinde
Telefonlar çalmıyor kapılar kapalı

Ne zaman öğreneceksin
Söylenmesinden korkulan endişe duyulan sözleri
Bakışlar ki halden anlamaz
Hangi lügat yazacak .
Beni sana anlatacak kelimeleri

Hüzün mü taşıyorum gözlerimde
Elbet doğrudur sonbaharda doğduğum
İlk karanfili komşunun saksısından çaldım
Sonra dönüp benim olmayan resimlere
Bakıp bakıp ağladım

O zaman bahar mıydı ben bilmiyordum
Ayıramıyordum menekşelerin rengini
Bilmiyorum kaç boyutluydu bir yüz
Sanki derin bir kuyu içinde
Kendini boşluğa bırakıp
Uzayıp giderken tren sesleri

Şimdi beni yolcu edecek o trenler nerde
Bakamıyorum elimdeki yırtık bilete
Dilim tutuk soramıyorum kimseye
Ağlıyorum yazılar karışmış okunmuyor

Ne kadar güzelsin ay doğuyor
Karanlık güzel ve ben seni görmüyorum
Ne iyi gökyüzünde yıldızlar
Üstüme dökülüyor
Sen geliyorsun aklıma
Ellerim titriyor
Ağaçlar ve sular titriyor

Oysa ellerini tutacaktım kalbine bakıp
Darağaçları kurulacaktı içimde
Özgür olmalı kalbim benim olmalıydı
Öğrenmeliydim yeniden
Yeni anlamlar kazandığını bedenimin

Bekleme artık bahar gelmiyecek
İstasyonlar kapalı o tren dönmeyecek
Sahi nerde yakana taktığın kırmızı gül
Nerede kaybetin
Annenin verdiği beyaz mendili

Al bu kitabı çocuklar okusun
Al bu çiçeği saçlarını süslesin
Sonra seslerimizi topla bir kutu içinde
Yoldan geçerken bir ırmağa at
Sular söylesin balıklar dinlesin

Balıkları da sevmezsin ki

Denizlerin sırrını ben anlarım
Sen koşarak geç uçurumları
Tutunma yürek damarlarımdan
Senin için bu akşam vaktinde
Böylesi daha güzel
İntihar eden gözlerin değil
Ben inanmıyorum yaşadığına senin
Bir umut mektup kırmızı harflerle yazılmış
Adı soyadı gideceği yer
Şehri belli değil
Postacılar bu işe çok kızar bilmelisin
Saat altıdır aynı anda gecenin onikisi
Uzay bültenlerine bir haber geçiyor
"Dünyalılar
bilmiyor bakkaldan ekmek mi istenir sevgi mi
kocaman bir yanlışı paylaşıp
koyu bir yalnızlığı yaşıyorlar."

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Amasyalı Uzman Çavuş

Garibin Garip Türküsü